Mübrem Dergi

Ana Sayfa| Dergi Sayıları | Bloglar | İletişim

Dilara Atasoy - Gece

Gece yarısına son 10 dakika... Ahu’nun gözleri kıpkırmızı, uyuması için yalvarır bir biçimde yer çekimiyle savaşıyor.
Vücudu transa geçmiş gibi dakikalardır aynı pozisyonda duruyor.
Zihni ise... İşte orası karmakarışık.
Sabah on için verilmiş sözü vardı. Yıllar öncesinden verilmiş bir söz.
2 yıllık bir ilişkileri vardı. Her şey çok güzel gidiyordu. Birbirlerini seviyor, saygı duyuyor ve iyi geliyorlardı. Aileler araya girene ve işler ters gidene kadar. Evlilik için hazırlara başlanmış ve kısa bir zaman sonra aile olacak olmanın verdiği heyecan ile yuva kurmaya hazırlanırken aileler arasında saçma bir konuda kavga çıkmıştı. Ne olduğunu şu an kendi hile hatırlamıyordu. Ailesinin de hatırlamadığına emindi. Ama o zaman bir çıkmaza girmişler ve ayrılmayı daha uygun görmüşlerdi. Ama tek bir şartla. 5 yıl sonra, her zaman buluştukları çay bahçesinin önünde yeniden buluşmak şartıyla.
Zaman dolmuştu...
5 yıllık özlem bitmişti...
Söz verilen gün gelmişti. Saatler sonra ilk ve son aşkını görecekti. Ama korkuyordu. Ya unuttuysa? Ya hayatında başkası varsa? En kötüsü; Ya gelmezse? Ne yapacaktı o zaman? Yıllarca bu anı beklemişti. Hep buluştukları anı hayal etmişti. Kendilerini hep farklı tepkiler verirlerse neler olabileceğini düşünerek çok hazırlanmıştı. Peki ya gelmezse? O zaman ne yapardı?
Son günlerde aklında sürekli bu düşünce vardı. Kendini unutmuş olabileceği ihtimali... Kalbi korkuyla titriyor, elleri uyuşuyor, bir anda terlemeye başlıyor ve nefesi kesiliyor gibi oluyordu.
Aklından sürekli geçen senaryolar ile artık saat ikiye gelmişti. Uykuya direnen göz kapakları, heyecandan titreyen elleri ve korkuyla atan kalbiyle hala ayaktaydı.
Bir yandan dakikalar geçmiyor gibi geliyordu. Bir yandan da göz açıp kapayana kadar zaman geçmiş gibi geliyordu. İçinde ki korkuyla beraber gecenin sessizliği ve uzunluğu da büyüyor, kocaman bir karanlıkta zamanın dolmasını bekliyordu.
Uyuyamadığı ve korkuyla kalbinin titrediği saatler sonrası gece bitmiş ve evden çıkma vakti gelmişti. Fakat geceden beri süre gelen korkusu çay bahçesine geldikçe daha da artmaya başlamıştı. Birazdan ya sevdiği adam gelecek ya da onu sonsuza kadar sürecek bir mutsuzluğa bırakacaktı.
“Seni çok özledim.”
Ve o ses...
Yıllardır duymak için can attığı ve özlediği o ses...
“Gelmeyeceksin diye çok korktum.” diye devam etti. Ahu ise duyduğu söz ve cümleler karşısında tek bir şey yapmıştı: Ona sımsıkı sarılmıştı. Ve o an... Sevdiği adamın ona verdiği karşılık sonrasında aklında ki tüm kötü düşünceler ve tüm korkular bir anda bitmişti. Yıllardır özlemle beklediği an buydu.
“Özür dilerim... Bu kadar geç kaldığım için özür dilerim.”